• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
BUNALIMDAYIZ

Sabah uyandığınızda benim gibi işe gitmeden önce televizyonu açıp haberleri izlemek istediğinizde ya da akşam eve gelip bugün neler olmuşu öğrenmek isteyip haberleri açtığınızda birbirini öldüren, annesini babasını hatta çocuğunu kesen, boğan, birbirlerini aldatan, aldatmanın hainliğiyle sevgilisiyle kocasını öldüren, boşanmak isteyen eşini sokak ortasında öldürüp sonra da intihar eden kocaları izliyorsunuzdur.

Normal bir ölüm dışında çeşit çeşit ölüm haberlerini izlemekten size de gına gelmiştir. Toplum olarak ciddi bir bunalımın eşiğindeyiz. Bunalım öyle bir safhaya geldi ki kanun ve bu doğrultuda alınan hiçbir güvenlik önlemi yeterli olmamaya başladı. Yakalanan suçlular yakın zamanda çıkacağının rahatlığıyla ya da az ceza almanın verdiği güvenle suç işlemeyi normal görmeye başladılar. Gelinen nokta son derece ürkütücü ve geri dönülemez sonuçları beraberinde getirecektir.

Peki, gelinen noktanın sebebi ne ola ki? Gayet açık bir nedeni var? Empati duygusunu kaybetmiş, yok etmiş olmamız. Empati duygusu olmadığında insanların birbirlerini anlama, birbirine karşı saygılı olma ve bunun sonucunda sevme duyguları yoktur. Bugün gelinen nokta annenin çocuğuna karşı nefreti sevginin yok olduğunu, komşunun diğer komşusuyla kavga etmesi saygının bittiğini açık şekilde göstermektedir.

Empati duygusu kaybolan insanların gayet tabi ki dini duyguları da yok olmuştur. Zira empati duygusu olmayanın dini hassasiyette olması beklenemez. Bunalıma giden bir çok neden göze çarpmaktadır. Özellikle ekonomik, sosyal yaşam kalitesi düşük olan insanların daha çok bunalımda olduğu gözlense de maddi durumu iyi olan insanların da bunalımda olduğunu gözlemliyoruz. Zira empati duygusu fakir, zengin ayırt etmiyor. En basitinden insanların birbirine tahammülsüzlüğü, birbirlerini anlamamasının altında yatan nedenin en önemli sebebi insanların empati yapamaması ve karşısındaki kişinin nasıl bir psikoloji içinde olduğunu anlamaya çalışmamakta yatıyor. Bizler karşımızdaki insanların bizi anlamasını bekliyoruz. Beklerken bizlerin de aynı şekilde karşıdaki kişinin duygularını anlamaya çalışmıyoruz. En basitinden aracınızı park ederken bir kişinin daha aracını park edebilmesi için bir alan bırakmayı düşünmüyoruz. Fakat başka bir kişi bunu yaptığında ağza alınmadık küfürler edebiliyor ve kavga edebiliyoruz. Şehir trafiğinde birbirlerini geçmek, yol önceliği vermek ya da yayaların geçiş üstünlüğüne önem vermemek de aynı duygularla verilen kararlar doğrultusunda oluşuyor.

Küçük çocukların nasıl duygu içinde olduğu ya da yaşlı insanların ne hissettiklerini tabiî ki aynı hissi yaşamadıkça bilinemez. Fakat ne hissettiklerini anlamaya çalışmak onlara saygı ve sevgi noktasında bize değer katacaktır. Örnekleri camiden, sokaka, okuldan, eve kadar sıralayabiliriz. Zira her geçen gün bu örnekler çoğalıyor. Tahammülsüzlüğün verdiği bunalım noktası insanları katil olmaya genel ifadesiyle kötü olmaya sevk ediyor.

Gelinen sürec için her birimize düşen görevler olduğu gibi devletin de görevleri bulunduğu aşikar. Çünkü adalet ile sağlanamayan güvenlik insanların kendilerinin adaleti sağlamaya yoluna gitmelerine neden olacaktır. Bu da ölümlerin artması, cinayet ve bunalımların artmasına neden olacak, psikolojik sorunları olan bir toplum meydana getirecektir.

Bugün kanunların yeterli olmadığı gayet açık. Kaldı ki cezaevleri kapasitesi çoktan aşıldı. Cezaevleri dolunca devlete olan maliyeti aynı oranda arttığı gibi yerin kalmaması sonrası devlet cezaevlerini boşaltmak için yöntemler aramasına neden oluyor. Sonunda katillerin sokaklara tekrar çıkmasına ve yeni cinayetlerin olmasına neden oluyor.

10’larca hırsızlık 10’a yakın suçtan aranan bir şahsın tekrar yakalanarak cezaevine gönderilmesi bunun net bir göstergesidir. Özellikle hırsızlık suçunun herhangi bir cezasının olmaması, toplum içerisinde bazı suçların göz ardı edilmesi ise toplumsal bunalımın aynı zamanda toplumsal paranoyaklığa yol açan bir kapısı durumundadır.

Dinimiz insanoğlunun toplum ilişkilerini, ailevi düzenini, ahlaki ve sosyal  yaşantısını düzenleyen, huzuru, barışı, birbirini saygıyı, paylaşmayı  maksimum seviyede tutan kuralları içermektedir. Fakat bugün gelinen noktada teorikte kalan birçok dini kuralın uygulanmaması sonucu toplumsal felakete sürüklenmiştir. Dinin karşıdakini anlama noktasındaki hassasiyeti bireysel olarak bizlerin aynı bakış açısıyla bakmadığımızı gösteriyor.

Bunalımın en önemli nedenleri arasında dünyevileşme, maddi olana aşırı bağlılık, televizyon ve bilgisayarların yol açtığı tahribatlarda yer alıyor, hiç şüphesiz. Çünkü küçük çocukların bile televizyon karşısında gece 12lere kadar izledikleri diziler, filmler hatta çizgi filmler savaşı, kavgayı körükleyen birçok metayı içerisinde barındırıyor. Aile günlük hayatın içerisinde çocuğunun eğitimini, neler izlediğini, nelere ilgi duyduğunu, dışarıda kimlerle arkadaşlık ettiğini takip etmiyor yada edemiyor. Dolayısıyla kendi telaşı içerisinde çocukların eğitimi tamamen dışarının kontrolünde gerçekleşiyor. Hırçınlık, hiçbir şeyi beğenmeme, kavgaya meyletme, şiddetten hoşlanma gibi birtakım davranışlar toplumda çocuklarda görülmeye başlanıyor. Bunun diğer sorunsalı ise çocuk yaşta sigara, alkol ve uyuşturucu gibi tehlikeli bir takım alışkanlıkların çocukluk evresine kadar düşmesi. Sadece birbirini katleden toplum değil, gayriahlaki ve psikolojik travmaların yol açtığı ve çareyi huzur bulma amacıyla kötü alışkanlıklar ve çevrede bulan gençlik ortaya çıkıyor. Bütün bu özellikleri yaşayan toplumun ise oluşturduğu sorun bize bunalımlı bir Türkiye ortaya çıkarıyor.

Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir diyen bir dinin mensupları olarak, komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen yüce Peygamberin (S.A.S.) ümmeti olarak empati duygusunun topluma tekrar kazandırılması için önce ferdi olarak kendimizden ve ailemizden başlamamız gerektiği gerçeği ortadadır. Zira insanların birbirine katlan(a)maması bizi potansiyel suçlu konumuna itebilecek durumdadır. Bu da toplumun çöküşü, geriye dönülemeyecek tahribat, ahlaki ve sosyal sorunlar dizisine yol açacaktır.

Son zamanlarda tekrar popüler olan, Sezen Aksu’nun eski bir şarkısının sözleriyle bitirelim istiyorum.

Vesselam



Sait Sadi MOLA

Okunma Sayısı: 287


3.145.34.185








YAZARIN DİĞER YAZILARI

Kastamonu Tosya Aşağıdikmen Köyü

© Copyright 2022  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. | Dernek Sitesi | Köy Sitesi


Top